İÇİNDEKİ IŞIĞIN FARKINDA OLMAYAN, BAŞKASINDAKİ IŞIĞI NASIL GÖRSÜN?
   
  EVRENSEL ÖĞRETİLER - EVRENSEL BİLGELİK YOLU
  Astral Seyahat ve Teknikleri
 

İnsan bedeni, maddesel (fiziksel) ve astral bedenin oluşturduğu karmaşık bir yapıdır. Maddesel beden; et, kemik, kas, sinir, kan, yağ, v.s. den oluşur ve bu bedenin komuta ve kontrolü beyin tarafından yapılır.

Astral bedense;

-   İnisiye edilmemiş kişilerce çıplak gözle görülmesi olanaksız;

-   Duyguların, korkuların, sevinç ve üzüntü gibi olağan düşüncelerin oluşturulduğu;

-   Düşünce hızıyla hareket eden;

-   Maddesel bedenin tersine; besin, hava ya da suya gereksinim duymayan ve bu yüzden çok daha hızlı ve serbest hareket edebilen;

-   Maddesel bedene hayat veren;

-   Sirius-A ya da Sirius-B kökenli; Agharta ya da Shamballah bağlantılı enerji bedenindir.

İşte, astral seyahat, bu astral bedenin bilinçli ya da bilinçsiz olarak maddesel bedenden ayrılarak, ileride açıklayacağım değişik ortam ve boyutlara gitmesidir. Başka bir deyişle, bilincin, fiziksel bedenin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, bilinçlilik alanının genişleyerek beden dışına taşması olayına Astral Seyahat ya da Bilinç Yansıması adı verilir.

Bu yansıma fiziksel evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziksel evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer duyular dışı algılamalarda olduğu gibi, aslında herkeste bulunan bu yetenek ne yazık ki bazılarınca kullanılamaz. Fakat ilerleyen bölümlerde açıklayacağım özel yöntemlerle bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde çalışırsan bu yeteneğini geliştirmen olasıdır. İlk denemelerinde başarabilenler olmuşsa da, genellikle uzun süren bir çalışmadan sonra başarıya ulaşılmaktadır. Bu çalışmada başarı elde edilip edememek tamamen sana bağlıdır. Özellikle, deney öncesi sağlanması gereken koşulları tam anlamıyla yerine getirebilirsen, başarısızlığa uğrama olasılığın oldukça azalacaktır.

İstisnasız herkes, uyuduğunda düşük güç düzeyinde bir yansımayla bedeninden ayrılır. Ben bunu bilinçsiz, kontrolsüz uyku yansıması olarak adlandırıyorum. Astral beden, fiziksel bedenin birkaç santim üzerinde, uçan balon gibi asılı durarak onun uyku pozisyonunu taklit eder ve daha ileri gitmez. Astral beden fizik bedenden ayrıldı mı, rüya yaratmada özgür kalmış demektir. İşte bu olay bizim aşina olduğumuz doğal uyku-rüya sürecidir. Bu süreçte zihin ve beden rüya havuzu olarak adlandırılan dünyanın kolektif rüya bilincine gömülür. Planlar-düzlemler-âlemler ya da alt planlar olarak da bilinen bu havuz seviyelere ayrılmıştır. Ruhsal gelişimine, ahlak anlayışına, maddesel dünyadaki düşünce yapına vs... bağlı olarak bu seviyelerden birine kendini ayarlarsın.

Eğer bu bilinçsiz kontrolsüz uyku yansıması esnasında farkındalık sağlayabilirsen, bir lusid rüya gibi onu kontrol altına alır ve planlar arasında hareket edebilirsin. O anda rüya havuzlarının ya da astral planların baş döndürücü dünyasındasındır ve burada her şey mümkündür ama hiçbir şey inandırıcı değildir.

Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan astral seyahat, hiç bir çalışma yapmadan, bazen kendiliğinden de yaşanabilmektedir. Dünya üzerinde birçok insanın başından böyle bir deneyim geçmiştir. Kendiliğinden oluşan olaylarda bu ayrışma, genellikle uyku sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin dışında, hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil, parapsişik bir yeteneğin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla oluşan bir deneyimdir.

 Kendimizi o kadar çok maddesel bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki, onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile garip duygular verebilir. İnsanı sadece maddesel bedenden ibaret görenler ya da ısrarla böyle görmek isteyenler için, bu yeteneğin olması büyük bir talihsizliktir.J Çünkü bu yeteneğimiz bizim, sadece fiziksel bir yapıya sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir. Çok eski çağlardan günümüze kadar hemen tüm toplumlarda astral seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır.

Günümüzde yapılan laboratuar deneyleriyse, bizlere son derece ilginç ve adeta elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm gerçekleştiğindeyse, bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirmiştir. Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fiziksel bedeni terk etmektedir.

Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması; bazen uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tarif etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan bir şeylerin olduğunun en büyük kanıtlarından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbek bağına benzer ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar, kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da görülmüştür. Ancak bu durum, ileride de söz edeceğim gibi, kişilerin kendi düşüncelerinin ürünüdür.

Olayın başında ve sonunda hissedilen temel duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hatta bazen hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz ayağımız bağlanmıştır... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz, benliğimizi dinlememektedir. Bunun nedeni astral bedenimizin maddesel bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına karabasan geldi, insanı etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların karabasanlarla falan hiç bir ilgisi yoktur.

Günümüzde, astral seyahat kimilerine göre doğa kanunlarına aykırı, kimilerine göre bir ilim, kimlerine göre insan beyninin oynadığı küçük oyunlardan biri, kimilerine göreyse kendilerine verilmiş çok büyük bir nimettir. Ancak kişilerin gözden kaçırdığı en önemli nokta, bu eylemin maddesel bedenimizi rahatlatmak, yorgunluğunu gidermek için her uykuya daldığımızda, bayılma, ağır hastalık, ağır uyku hali, ani şoklar ve trafik kazası gibi etkiler sonucunda otomatik olarak gerçekleşmesidir. Maddesel bedenimiz bu tür istem dışı ayrılmalarda bu ayrılmayı algılayamaz, ama özellikle normal uyku halinde, bu ayrılmanın eseri olarak rüya görür. Rüyalarda hissedilen düşme, uçma gibi etkiler, istem dışı yapılan astral seyahatlerin belirtisidir.

Geçmişten günümüze kadar gelen tüm toplumların geleneksel bilgilerinde; fiziksel bedenimizin dışına taştığı özel durumlarda, bilincimizin toplandığı başka bir bedenden daha söz edilmiştir. Ölüm anında bedenden ayrılarak spatyoma intikal eden ruhsal enerjinin kullanmaya devam ettiği ve çeşitli yaşamlar boyunca kullanılan bir bedendir bu...

Başka bir deyişle, ruhsal enerjinin en önemli özelliklerinden biri bilinçli bir varlık oluşudur. Hep sorulur... Ruh nedir? diye. Bence burada bir terim ve tanımlama kargaşası bulunmaktadır. Ruh ve ruhsal enerji farklı şeylerdir. Ruh, bir şeyin içindeki özdür. Ruhsal enerjiyse; irtibat sağlayabildiği boyutların gereğine uyarak, o boyutlara yoğunlaşabilen ve yoğunlaştığı boyutlarda planlar tertip ederek bedenlenebilen bilinçli bir varlıktır.

İrtibat sağlayacağı fiziksel boyutların özelliklerine göre, varlık kendi bilincini belli bir oranda daraltmak zorundadır. Başka türlü o boyutların gereklerine, koşullarına uyum gösteremez.

İrtibata geçeceği o fiziksel boyutun özelliklerine göre enerji, kendi bilinçaltında; bazen % 10, bazen % 30, bazen % 70, bazen de % 90'lara varan daraltmalar yapmak zorunda kalır.

Eski Sufiler'in dünyayı hapishane yaşamına benzetmiş olmalarının nedeni budur. Dünya üzerinde, mevcut potansiyel enerjinin ancak çok küçük bir kısmını kullanabildiğini ve bu nedenle çok kısıtlı koşullarda yaşamakta olduğunu fark eden insanlar çok eski devirlerden beri, inisiyatik merkezlerde daha hür ve daha özgür bir yaşamın yollarını aramaya çalışmışlardır ve bu özel çalışmalara katılanlar, bazı ruhsal deneyimler de yaşamışlardır. Bunların arasında Astral Seyahat da bulunmaktaydı. Bu inisiyelerin deneyerek gözlemledikleri bu çalışmalar; gerçekten de ruhsal enerjinin, fiziksel bedenin dışında bazı bedenler kullandığını göstermiştir.

İnisiye edilmemiş kişilerin çıplak gözle göremeyeceği astral bedenin varlığını bazı basit deneylerle algılamak olasıdır. Örneğin; loş ve sakin bir ortamda, iki elinin avuç içlerini birbirine bakacak ama değmeyecek şekilde karşılıklı getir ve yoğunlaş. Kısa bir süre sonra iki elinin arasında, bulunduğun ortamın özelliğine ve astral enerjinin o an ki durumuna bağlı olarak, sıcak ya da soğuk bir ısı artması algılarsın. Hatta bu ısı değişikliğinin hareket ederek elinin değişik bölgelerinde gezdiğini hissedersin. Eğer psişik özelliklerin varsa ellerinin arasında oluşan ışığı da görebilirsin. Bu deneyi iki kişi karşılıklı yapar ve tam olarak yoğunlaşabilirseniz, birbirinize dokunmadan karşılıklı olarak birbirinizin ellerine baskı yaptığınızı hissedebilirsiniz.

Ruhsal enerji, potansiyel enerjinin ancak % 10'luk bir kısmıyla bu dünyada yaşarken, bilincinin de tamamını değil, sadece % 10'luk daraltılmış kısmını kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pek çok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysaki ben dediği bilinci, asıl ruhunun sonsuz olanaklarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır.

Bilincin toplandığı birden fazla merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral beden ya da esiri beden olarak isimlendirilmiştir. Bu bedene, belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan bir nevi hareketli enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz.

Bu enerjetik bedenin fiziki bedenle irtibatından doğan bir ışınım vardır. Mavimsi gri renkteki bir dumana benzer görüntüsü olan bu ışınımı, bazı medyomik duyarlılığa sahip kişiler görebilmektedir. Bu ışınım hareketi; fiziksel bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına "Aura" denir.

Fiziksel bedeni bal peteklerine benzetecek olursak, söz konusu enerjetik astral bedenin bu petekleri dolduran bir akışkan olduğunu söyleyebiliriz.

Belirli bir şekli olmayan bu maddeler topluluğu, düşünce yoluyla istenilen bir görünüme sokulabilir. Hayalet gördüğünü iddia eden insanların gördükleri şey aslında işte bu astral bedenin çeşitli şekillere bürünmüş halidir. Yani hayalet denilen şey ruhun görüntüsü değil, ruhsal enerjinin şekillendirdiği astral bedendir.

Astral bedenin maddesi, devamlı hareket halinde olup akıcıdır. Kendine özgü bir titreşim hızı vardır. Frekansı duyu organlarınla algılayabildiğin maddelerin frekanslarından çok yüksektir. Bu nedenlerden dolayı, fiziksel maddeler onun için bir engel teşkil edemezler. Örneğin bir duvarın içinden kolaylıkla geçebilir. Astral bedenin mevcut frekansını yükseltebilmeyle, düşüncelerinin pozitif kalabilmesi arasında büyük bir paralellik vardır.

 Astral seyahat sırasında ayrılmanın derecesine göre, AKAŞA kayıtları olarak nitelendirilen, Düşler Dünyası’nda bulunan ve evrenin yaradılışından bu yana, değişik bir kayıt sistemiyle tüm olayların saklandığı yerlere gidebilir, çok deneyimin varsa gezegenler arası yolculuk yapabilir, ya da sevdiğin insanların yanına gidebilirsin.

Astral seyahat psişik olaylar arasında belki de tehlikesiz olan tek olaydır. Astral ayrılma da geri dönememek, kaybolmak ya da zarar görmek hemen hemen olanaksızdır. Zaten her gece uyuduğunda astral bedenin vücudunu otomatik olarak terk edip, istem dışı gezmekte ve bunun sonucunda rüya görmektesin. Amaç, her gece bilinçsiz olarak yaşadığın bu doğal olayı, beynini uyutmadan bilinçli olarak yapabilmektir. Tehlikeli ya da korkutucu olarak gördüğün en ufak olay karşısında yapman gereken tek şey, oradan uzaklaşmak olmalıdır. Göreceksin ki, bunu düşündüğün an zaten farklı bir yerde olacaksın. Yaşanan ani korkular, astral bedenin hızla maddi bedenine geri dönmesini sağlar ama bu ani dönüşler de baş ağrısına neden olacaktır. Elinden geldiğince korkuyu üzerinden atarak deneyimlerini yaşamaya çalış. Unutma ki bedene geri dönmek çok kolay fakat terk etmek en zor iştir.

Astral seyahat esnasında, astral çıkış gerçekleştirildikten sonra bazen iki değişik sorun ortaya çıkabilir. Birincisi sık sık uyku bölünmesi, ikincisi sürekli uyuma isteğidir.  İlki yukarıda da sözünü ettiğim korkunun, ikincisiyse astral seyahatte yaşanan olayların ve gidilen yerlerin hoşa gitmesinin neden olduğu sorunlardır. Deneyimin artıp, yeteneğin geliştikçe bu sorunlar ortadan kalkacaktır. Kısaca, astral seyahat denemelerinde bilinen gerçek bir tehlike yoktur, fakat alkol, uyku hapı, sakinleştiriciler ve her türlü uyuşturucu madde bilinci zayıflattığı ve kontrol mekanizmasını olumsuz etkilediği için, sonuçları psikolojik olarak kötü olacak tehlikelere yol açabilir.

         Astral seyahatle gidebileceğin üç değişik kademe vardır:

(1)   Maddesel evren bölgesi.

(2)   Düşler bölgesi.

(3)   Paralel evrenler bölgesi.

Maddesel evren bölgesi, içinde bulunduğun tarih-saat dilimidir. Astral bedenin düşünce hızıyla hareket etmesi nedeniyle, bir yerden bir yere gitmek saniyeden daha az bir sürede gerçekleşir. Bu tip astral seyahatte, üzerinde yaşadığın dünya gezegeni içinde gezebileceğin gibi, gezegenler arası astral gezi de yapabilirsin.

 Maddesel evrende yapılan astral seyahatlerde yaşanan olaylar, görülen yerler ve kişiler tamamen o anda yaşanmakta ve var olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir yakınını düşündüğünde bir anda kendini onun yanında bulabilirsin. Eğer yanına gittiğin kişininde psişik güçleri ilerlemişse, o da senin gelişini algılayabilir ve karşılıklı sohbet bile edebilirsiniz.

Düşler bölgesi, Mu ve Atlantis’ten bu yana tüm kültür ve inanışlarca varlığı kabul edilen, kişinin yalnızca rüyalarında gidip gezebildiğine inanılan bölgedir. Bu bölge; kişinin duygu ve düşünceleriyle yüz yüze kalabileceği, günlük yaşamında tasarlayıp, gerçekleştirmeye çalıştığı düşüncelerini kontrol edebileceği, yani, bir nevi düşüncelerini bedenlendirebileceği tek yer olup; bir inanışa göre negatif enerjiler bu bölgede yaşamaktadır. Bu nedenle bu bölgede korktuğun herhangi bir şey aklına geldiği anda onu karşında bulabilirsin. Fakat unutma ki, düşüncenle yarattığın bir olguyu yine düşüncenle yok edebilirsin. Bu dünyanın bir değişik özelliği de, kendini olduğundan çok daha farklı olarak görebilmendir. Farklı bir insan, hatta farklı bir yaratık...

Paralel evrenler bölgesi zaman içinde yolculuk yapılabilen tek yerdir. Kimilerine göre gittiğini zannettiğin fakat düşler dünyasından öteye geçemediğin bir yer, kimilerine göreyse,  farklı insanların kendininkine benzettiğin yaşamlarını inceleme fırsatı bulduğun bölgedir. Paralel evrenler bölgesinde gördüğün yerler, bulunduğun dünyayla aşırı benzerlik gösterir. Örneğin, sabah uyandığında rüyamda evimi gördüm ama daha farklıydı dediğin bazı görüntüler, bilinçsizce yaptığın ve rüya olarak adlandırdığın astral seyahatte paralel evrenler bölgesinde gördüğün yerdir.

Astral Seyahat sırasında bedenin değişik yerlerinde seğirmeler, kulakta çınlamalar ve tam ayrışma anındaysa, çatırdama ya da buna benzer bir takım sesler duyulabilir.

Fiziksel ve astral bedenler oluşumlarındaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup, fiziksel beden, fiziksel plana; astral beden, astral boyuta aittir. Bilinç kütlesi, fiziksel bedende toplandığı zaman, sadece fiziksel boyutu fark edebilmekte, astral boyutu algılayamamaktadır. Bilinç kütlesi astral bedende toplandığındaysa, sadece astral boyutu fark edebilmekte, fiziksel boyutu algılayamamaktadır. Ancak, belirli koşulların oluştuğu özel durumlarda, bu iki halin arasında, iki boyutunda da kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur.

Bu hallerin yaşanmasında en önemli etken, herkeste bulunan fakat kimilerinde su üstüne çıkmayan durugörü, telepati, astral seyahat, psikometri ve benzeri Duyular Dışı Algılamalarıdır.

Astral seyahatle, özellikle ruhsal dünyanın gizemli kapılarının aralanması, örneğin; ruhsal enerji ve beden ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçlarının elde edilmesi sağlanmıştır.

Kendiliğinden ya da belirli yöntemlerle astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar, astral bedenin fiziksel bedene bir kordonla bağlı olduğunu fark etmişlerdir. Bu olağanüstü deneyimi yaşayanlar, kordonu genellikle şu şekilde tanımlamaktadırlar:

Esnek bir ip ya da bir kablo, bir ışık sütunu, gümüş renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir etki akımı vs.

Bu kordona Parapsikoloji'de, genellikle “gümüş kordon” denmektedir. Astral seyahat sırasında ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon geniş bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller kütlesidir.

Pratik astral seyahat tekniklerine geçmeden önce, deney öncesi sağlanması gereken ve hazırlık safhası olarak adlandırdığım, düşünce kontrolü ve beden hazırlığıyla ilgili çok önemli koşullar vardır. Unutma ki, bu koşullar yerine getirilmeden, astral seyahat yapılabilmesi mümkün değildir. Deney öncesi sağlaman gereken koşulları tam olarak yerine getirebilirsen; çalışmanda elde edeceğin başarıya %60 yaklaştın demektir.

Astral yansıma beden ve zihnine bağlı otomatik bir reflekstir. Onu tamamen bilinçli haldeyken tetiklemek için üç ana gereksinim bulunmaktadır. 

(1)      Beden %100 rahatlatılmalı ve uyanık kalmalısın.

(2)      Bilinç noktanı bedeninin dışına aktarabilmelisin.

(3)      Projeksiyon üzerinde kontrol sağlayabilmek ve rüya durumuna geçmemek için yeterli zihinsel ve psişik enerjiye sahip olmalısın. 

Bunlar, hep birlikte tam güç yüklü bir astral seyahat için gereken otomatik yansıma refleksini tetikleyecektir. Bir kaç küçük koşul daha vardır ama bunlar senin deneyim ve çevrene göre değişir.

İlk olarak, uygun bir yer seçimiyle çalışmaya kendini hazırla. Herkes yattıktan sonra odanda bu çalışmayı yapabilirsin. Üzerinde seni rahatsız etmeyecek, sıkmayacak bir elbise olmasına dikkat et. Odan ne çok soğuk, ne de çok sıcak olmalıdır.

Evdeki diğer insanları, özel bir çalışma yapacağın ve kesinlikle rahatsız etmemeleri konusunda uyar. Bedeninden ayrıldığında, herhangi bir kimsenin yanına gelmesi bedenine ani dönmene neden olabilir. Bu konuda dikkatli ol.

Eğer herhangi bir sebepten dolayı, ani geri dönüş yaparsan, yatıp uyumak yapılacak en iyi şey olacaktır. Böylelikle astral bedenin uyku esnasında kendiliğinden ayrışıp tekrar fizik bedene geri döneceği için, az önceki ani girişin olumsuz etkisi kendiliğinden kaybolacaktır.

Bu çalışmalara başlamadan önce, konunun ciddiyetini fark etmek çok önemlidir. Niyetini önceden belirle. Bu tür bir deneyi gerçekleştirmek istemenin nedeni olarak; diğer insanlara hava atmak, diğer insanlara karşın üstünlük sağlamak gibi düşüncelerinin bilinçaltında olup olmadığını çok iyi tespit et. Eğer böyle bir düşünceye sahipsen, bu çalışmaya hiç başlamaman senin açından daha yararlı olacaktır. Çünkü bu tür negatif düşünceler negatif etkileri üzerine çeker ve başarını olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca bu tür negatif enerjiler arzu edilmeyen sonuçlarla karşılaşılmasına neden olabilir. Bu çalışmaya seni yönlendiren etken bu tür bir isteğin sonucuysa, astral seyahat deneyinde başarı elde etsen bile, bedeninden ayrıldıktan sonra serbest hale gelen bilinçaltına negatif enerjilerin birikmesi sonucu, astral ortamda değişik olumsuzluklarla karşılaşabilirsin. Bu da senin psikolojik ve fizyolojik dengeni olumsuz yönde etkileyecektir.

Her şeyden önce arzu edilen başarıya ulaşabileceğinden emin olmalısın. Başarıya olan inancın ve yoğunlaşman seni başarıya hızla yaklaştıracaktır. Aksine, her türlü kuşku seni başarıdan uzaklaştıracaktır. Bu çalışmada başarı elde edemeyeceğini düşündüğün müddetçe, astral seyahat yapabilmen mümkün değildir. Çünkü astral seyahat tamamıyla düşüncelerinin yoğunlaşmasıyla yapılabilecek bir çalışmadır. Kesinlikle unutma ki, bedenini terk ettiğin andan itibaren bütün hareketlerini düşüncelerinle yönlendireceksin. Düşüncelerin, bu çalışmanın başlangıcından sonuna kadar çok önemli bir fonksiyon görecektir.

Her alanda olduğu gibi, bu alanda da; güvensizlik, kuşku, korku, endişe gibi duygular isteğinin gerçekleşmesine engel olurlar. Buna karşılık olumlu, yapıcı düşünceler en büyük yardımcın olacaktır.

Unutma! İstediğini yapabileceğine kuvvetle inandığın andan itibaren başarıya çok yaklaşmış olacaksın. Aslında bu durum, Duyular Dışı Algılamalarla ilgili, bundan sonra yapacağın her alandaki çalışmada önemli bir yer işgal eder. Ancak astral seyahatte bu bir kat daha fazladır.

Bu deneyi gerçekleştireceğin günün, sakin ve huzur içinde geçirilmiş bir gün olmasına dikkat etmelisin. O gün birisiyle aranda seni sinirlendirecek şekilde bir münakaşa olduysa, aynı günün akşamında deneye girişmekte fayda yoktur. Bu sinirlilik hali, yoğunlaşmanın bozulmasına neden olacağı için, başarını engelleyecektir. Bu yüzden deney günü huzur içinde olmalısın. Hareketlerine çok dikkat etmeli ve huzurunu bozabilecek olaylardan uzak durmalısın.

Yoğunlaşmanı bozacak, düşüncelerini belli bir noktaya odaklamana engel, zihninin dağılmasına neden olacak her türlü iç sıkıntılarından uzak bir zihin haliyle bu çalışmaya başlamalısın. Bu da gerçek anlamda bir iç huzuruyla yakalayabileceğin bir haldir. Hiç değilse çalışmaya başlamadan birkaç saat önce tüm sorunlardan arın. Streslerden kurtularak, istenen hale kendini sokabilmek için Gevşeme Egzersizlerinden yararlanabilirsin.

Korku hissini mutlaka yenmek zorundasın. Bu çalışmalarda en büyük engel, korkularındır. Korkularını yenemedikçe başarı elde etmen olanaksızdır. Çünkü korku hissi, derhal bedenine geri dönmene neden olacaktır. Heyecanlanmana ve korkmana bu çalışmalarda hiç bir gerek yoktur. Ancak korkmana gerek yoktur demekle, korkunun ve heyecanın ortadan kaldırılmasının mümkün olamadığını da biliyorum. Korkuyu ve heyecanı yenilebilmeyi, bu konudaki teorik ve pratik bilgilerini artırarak başarabilirsin.

Korkunun temelinde; bilgisizlik vardır. Bu nedenle korkunu yenebilmen için yapılacak tek şey; bu konuyla ilgili bilgini artırmaktır.

Böylelikle korkulacak tek şeyin, korkunun kendisinden başka bir şey olmadığını gerçek anlamda fark edebileceksin. Bunu gerçek anlamda fark etmeden korkularını, endişelerini ve heyecanını yenebilmen mümkün değildir.

Bedeninin çok rahat bir şekilde olması gerekmektedir. Bedenin en rahat pozisyonu uzanma halidir. Bedenin rahat olması, dikkatin dağılmaması, sakinlik evresine kolayca erişebilmen bakımından önemlidir. Bu yüzden, fiziksel bedenin en rahat olacak şekilde kuzey-güney ekseninde uzanın. Bacaklarını çapraz yaparak kanın damarlardaki dolaşımına engel olmay. Aksi takdirde, denemenin bitiminde rahatsızlık hissi duyabilirsin. Ellerini vücudunun yanına koyu. Başının altında da bir yastık olmalıdır.

Çalışma saatinden hemen önce hiç bir şey yeme. Normalin üzerinde yemek yemek, başarını engeller. Aç kalma, çoğunlukla astral bedenin serbest kalmasına yardım eden bir unsurdur. Sebze ve meyve türü yiyeceklerle beslenmiş olman, çalışmanda yardımcı olacaktır. Aşırı olmamak kaydıyla sıvı alınan gıdalar faydalıdır. Mütevazı bir yemekten 3-4 saat sonra denemeye başlanabilir.

Bu çalışmaya başlamadan önce kesinlikle anestetik ilaçlar, alkol ve  uyuşturucu ya da uyarıcı maddeden uzak durulmalıdır. Bedeninin sağlıklı olması çok önemlidir. Eğer vücudunun herhangi bir yerinde ağrı, sızı varsa, düşüncelerini yoğunlaştıramazsın. Kalbinle ilgili herhangi bir rahatsızlığın varsa, kesinlikle bu çalışmayı yapma.

Buraya kadar bazı teorik bilgileri aktardım. Bu teorik bilgilerin ve deney öncesi sağlanması gereken koşulların ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübelerinle göreceksin. Deney öncesi şartlar yerine getirildiği takdirde, bu çalışma rahatlıkla başarılacak bir deneye dönüşebilir. Daha önce de söylediğim gibi her şey sana bağlı.

Şimdi adım adım ilerleyelim. İlk önce bedenin nasıl gevşetileceği, nasıl nefes alınacağı öğrenilip, yoğunlaşma yeteneği geliştirilmelidir. Bunlar sağlandıktan sonra, açıklayacağım yöntemlerden birini seçip, onun üzerinde düzenli olarak çalışmalara başlayabilirsin. Bu yöntemlerin içinde bazıları daha kolay uygulanabilir özelliktedir. Ancak sana hangisi uygun geliyorsa onunla başlayabilirsin. Hatta bazı yöntemleri birleştirerek de kullanabilir ve en uygun gelen yöntemi kendine göre geliştirebilirsin.

Her türlü okült faaliyette olduğu gibi, astral seyahat çalışmalarında da sabır, azim ve soğukkanlılık çok önemlidir. Eğer, astral seyahat çalışmasını en az, haftada 3-4 kez yapmıyor, sabır ve azimle her ayrıntı üzerinde yeteri kadar durmuyorsan başarısız olacağın kesindir. Unutma ki başarı, ciddiyetine, sabır ve azmine bağlıdır.

Çalışma öncesi kendine telkin verebileceğin gibi çalışmaya başladığın anda: “Bu gece/gün astral seyahat yapmak istiyorum, yüksek benliğim/koruyucu meleğim bana lütfen yardım et” vb. tarzında telkinde bulunmanda yarar vardır.

Arındırıcı törensel bir banyodan sonra çalışma yapacağın odaya geç. Gevşeme ritiüelini yap. Ardından, her okült çalışmada olduğu gibi psişik saldırılara karşı odayı negatif unsurlardan temizlemek, elementleri ve çakralarını dengelemek için Küçük Defetme Pentagram Ritüeli ve Orta Sütun Ritüeli uygula. (Bu ritiüeller yalnızca ezoterik eğitim alan inisiyelere öğretilebileceğinden burada açıklama yapamayacağım). Ancak Reiki uygulayıcısıysan, Usui Reiki ikinci aşamada öğretildiği şekilde kendi auranı düzeltip çakralarını dengeleyerek, bulunduğun ortamı negatifliklerden arındırıp kendini ve odanı koruma altına al.

Şimdi sıra gevşemeye geldi.

(1)     Sağ ayağının ayak parmaklarını içe doğru sıkıca kıvır. Sol elinle ayak tabanını, sağ elinle ayak bileğini sıkıca kavra. İçinden birden dörde kadar sayarak derin bir nefes al ve bu esnada her iki elini ve ayak parmaklarını gücünün yettiği kadar sık. İçinden birden dörde kadar say ve ellerini ve ayak parmaklarını gevşet. Nefesini bırakırken dörde kadar say. Sonra içinde hava yokken tekrar birden dörde kadar say. Bu işlemi üç kez tekrarla.

(2)     Ayak parmaklarını bileğine doğru kıvır ve yukarıdaki işlemleri tekrarla.

(3)     Ayak bileğinden diz kapağına kadar olan kısmı; sol elin ayak bileğine, sağ elin diz kapağına yakın olacak şekilde sıkıca kavra ve yukarıdaki işlemi tekrarla. Şimdi sağ elinle bileğine yakın yerden, sol elinle diz kapağına yakın yerden tut ve aynı işlemi tekrarla.

(4)     Diz kapağından kalçana kadar olan kısımda, üçüncü maddede anlatıldığı şekilde aynı işlemi uygula.

(5)     Sıra sol tarafına geldi. 1-4ncü maddelerde anlatılan işlemleri sırasıyla sol ayak, baldır ve bacağın için uygula.

(6)     Sağ elinin etli kısmını sağ kalçanın, sol elinin etli kısmını sol kalçanın kuyruk sokumuna yakın yerdeki boşluğuna bastır ve her iki elinle kalçalarını avuçlayarak sık. Aynı anda kalça kaslarını da ger. 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(7)     Sol elini ikinci çakranın, sağ elini üçüncü çakranın üzerine koy ve 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(8)     Sırt üstü yere uzan, kollarını avuçların yere gelecek şekilde uzat. Başın ve kalçalarından güç alarak köprü kurmaya çalışırken 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(9)     Sağ elinle sağ göğsünü, sol elinle sol göğsünü tut ve 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(10)   Sağ elinin parmaklarını sıkıca yum, sol elinle sağ elinin parmaklarını bileğine doğru ittir ve 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla. Sonra sağ elinin parmaklarını aç ve sol elinle bileğine doğru bastırırken 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(11)   Sol elinle sağ bileğini sıkıca kavra, 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla. Sol elini yukarı kaydırarak, bilek bölgenle dirseğin arasında kalan yeri sıkıca kavra ve 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(12)   Sol elinle sağ pazunu sıkıca tut ve 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(13)   Sonra sol el, bilek ve pazun için aynı işlemi tekrarla.

(14)   Kollarını kartal kanadı gibi kaldırıp omuzlarını olabildiğince geriye doğru gererken 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(15)   Alnını göğsüne değdirecekmiş gibi öne doğru eğerken 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(16)   Boynunu dik vaziyette tutup çeneni gırtlak boşluğuna değdirmeye çalışırken 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

(17)   Gözlerini sıkıca kapatıp yüz kaslarını gererken, 1nci madde de anlatıldığı şekilde nefes alıp vererek bu işlemi üç kez tekrarla.

Maddesel bedenini bu şekilde gevşettikten sonra sıra nefes alma tekniğini geliştirmeye geldi.

(1)     Başının altına yastık koymadan, sırt üstü uzan.

(2)     Üç ya da dört kez derin nefes al, ancak nefesini karın bölgesine alıp bırak, göğsünü şişirme.

(3)     Tüm nefesini boşalt ve bu şekilde içinden, birden dörde kadar say.

(4)     Nefes alırken birden dörde kadar say.

(5)     Nefesini tut, birden dörde kadar say.

(6)     Nefesini bırakırken birden dörde kadar say.

(7)     Bu işlemi 16 kez yinele.

Yukarıda da belirttiğim gibi Astral Seyahat yapan insanların çoğu bu tür bir deneyimi daha önce yaşamadığı için ilk çıkışta, yaşadıklarından dolayı korkarlar. Bu korkunun temelinde deneyimsizlik, bilgisizlik, heyecan olduğu gibi, asıl neden bilinçaltında gizli, daha önceki yaşamlardan kalan çeşitli Astral varlıkların saldırma ihtimalidir. Bu nedenle korunmanın yeni başlayanlar için önemi bir kat daha artmaktadır. Aşağıda anlattığım uygulamayla kendine bir nevi zırh oluşturabilirsin. Ancak bu çalışmayı eğer Küçük Defetme Pentagram Ritüeli ve Orta Sütun Ritüeli ya da Reiki yöntemiyle arındırma ve korunma yapmadıysan yap, yaptıysan gerek yoktur.

(1)     Avuç içlerin yere bakacak şekilde rahatça sırt üstü yere uzan.

(2)      Nefes kontrolüyle önce sadece gözünün önüne gelen anlamsız şekilleri izle. 5-10 dakika boyunca yorum yapmadan, görüntülerin arkasından bile gidebilirsin.

(3)      Sonra iradenle boşluğu yakalayıncaya kadar uğraş. Hiçbir renk, hiçbir ses ve hiç bir ışık olmamalı sadece karanlık olmalı.

(4)      Bu arada vücudunu kristalden yapılmış, saydam bir madde olarak düşün ve boşlukta nokta şeklinde başlayarak gittikçe büyüyen bir beyaz ışık topunun vücuduna yaklaşık olarak birkaç metre kala durduğunu ve kaynadığını hayal et. Eğer bu ışık topu beyaz değil de bir başka renk olursa çalışmayı derhal bırak ve bir başka zaman tekrar dene.

(5)      Kaynayan bu ışık topundan çıkan enerjinin başından başlayarak tüm vücudunun içine girdiğini ve aynı zamanda vücudunun etrafını kapladığını, aynı anda başından aşağıya doğru bir serinlik yayıldığını, etrafına ışık yaydığını ve auranda beyaz ışıktan bir kalkan oluşturduğunu hayal ve hisset.

İyi bir konsantrasyon, nefes tekniği ve hayal gücüyle bir süre sonra vücudundaki tüm kasların ve hücrelerin uyuştuğunu, onları hissedemediğini göreceksin. Ancak sakın orada olup olmadıklarını hissetmek için dikkatini farklı yönlere kaydırma, tüm uğraşın boşa gidebilir. Kulakta uğuldama, tüm vücutta karıncalanma, baş dönmesi ya da vücudun spiral bir şekilde dönmeye başlaması çıkış belirtileri arasında sayılabilir. Tabii burada dönen fiziksel bedenin değil astral bedenindir. Hafifleme hissi oluştuğunda nefes sistemini bozmadan nefesini tut ve uyguladığın tekniğe devam et. Eğer çıkış başarılı olmadıysa nefesini fazla uzun tutma tekrar yeni belirtiler bekle ve aynı işlemi tekrarla. Bu sayede çıkış rahat olacaktır.

Bu alıştırmalara başlamadan bir hafta önce zihin yoluyla ziyaret edeceğin mekânı seç. İlk alıştırmalarda çok yakın bir yer seçmek daha doğrudur. İşe bir iki metre uzaklaşarak başla. Bedeninden çıktıktan sonra bulunduğun odada kalmak istediğini önceden kendi kendine telkin et. Sonraları deneyimin arttıkça uzak noktaları da seçebilirsin.

Tam bir hafta süreyle kendini o güne psikolojik olarak hazırla. Amacın duyu ötesi algılamanı harekete geçirip orada geçen olaylar hakkında doğru bilgiler almak daha doğrusu orada gelişen olayları yukarıdan izlemektir. Bu bir haftalık süre içinde her sabah kalktığında ve gece yatmadan önce kendi kendine şu telkinde bulun:

......... Tarihinde beden dışı deneyim çalışması yapacağım. Kendi isteğime bağlı olarak bedenimi terk edip odamın içinde kısa bir süre kalacağım. Kendimi ve çevremi bedenimin dışında seyredeceğim. Düşüncelerime kolaylıkla hâkim olacağım. İstediğim an tekrar bedenime geri döneceğim. Bu deneyi gerçekleştirebilecek yeteneğe sahibim. Onu kullanacağım. Bedenimi terk edebilir, onu yukarıdan izleyebilir ve tekrar bedenime geri dönebilirim.

Hazırlık safhasını özetleyecek olursak:

(1)     Çalışma gününden bir hafta önceden başlayarak, zihinsel ve bedensel olarak hazırlan.

(2)     Çalışma günü, saat dâhil tüm takılarını çıkart.

(3)     Nerede ve hangi zamanda olursa olsun mutlaka rahatsız edilmeyeceğini bildiğin; ısısı vücut ısını normal seviyede tutacak ve gözüne direkt ışık gelmeyecek şekilde ayarlanmış karanlık bir odaya geç.

(4)     Seni sıkan ve rahat olmayan tüm elbiselerini çıkart, başın kuzeye gelecek şekilde kuzey-güney ekseninde sırt üstü yat.

(5)     Rahatlama durumuna geç.

(6)     Nefesini burnundan değil, yarım açık ağzından alıp ver.

Tüm bunları tamamladıktan sonra, aşağıdaki yöntemlerden birisiyle astral seyahat yapabilirsin. Ancak özellikle belirtmek isterim ki herkes kendi tekniğini yaratır, çünkü astral seyahat duygusal bedeni ilgilendiren bir konudur ve unutulmaması gereken tek bir kural vardır : “Bedeni uyutup, zihni uyanık tutmak”. Bu nedenle, kendi tekniğini yaratıncaya kadar aşağıda açıklanan tekniklerden hangisi kolayına gelirse onu uygula.

(1)     TELKİN VE YOĞUNLAŞMA YÖNTEMİ:

Bu yöntemin temeli; gevşeme egzersizleri, telkin ve yoğunlaşmaya dayanır. Eğer bunlar üzerinde yeterince çalışırsan, şimdi aktaracağım yöntemi kolaylıkla uygulayarak bedenini terk edebilmen mümkün olacaktır. Bu egzersiz, astral seyahat yöntemleri içinde kolaylıkla uygulanabilecek tekniklerin başında yer alır.

(a)   Sırtüstü yatağa uzanıp gözlerini kapat.

(b)   Gitmek istediğin yerden ve bedenini terk edeceğinden başka hiç bir düşünceye zihninde yer verme.

(c)   Seni çevreleyen her şeyi unut ve kendini serbest bırak.

(d)   Nefes alma ve gevşeme egzersizlerini kusursuz ve tam olarak uygulayarak, zihinsel ve fiziksel olarak gevşe.

(e)   Bu andan itibaren, yatağının hafifçe öne arkaya sallanmaya başladığını ve astral bedeninin maddesel bedeninden her an çıkıp gitmek üzere olduğunu düşün. Arkadan öne, önden arkaya sallanırken sallanmanın verdiği gevşemeyi iyice hisset.

(f)    Kendi kendine vereceğin telkinlerle içinde bulunduğun durumu rahatlıkla yönlendirebilirsin. Ne istersen ve neyi düşünürsen o gerçekleşecektir. Şunu kendi kendine içinden telkin et:

  Sallanmalar artıyor... Gevşiyorum... Bedenimi terk etmek üzereyim... Akışkan bir sıvı gibi astral bedenim vücudumu terk etmek üzere...

(g)   Daha sonra kendini, maddesel bedeninin 1-2 metre yukarısında düşün.

(h)   Bedeninden 1-2 metre kadar yüksekte bir nokta üzerine konsantre ol. Sadece bunu düşün. Kendini orada hisset. Bu düşünceyi kuvvetle arzu et. Arzunun kuvveti çok önemlidir. Arzu ani ve kısa süreli olmalıdır.

(ı)    İyice gevşemiş bir haldesin.

(i)    Kendini bedeninin dışında düşün. Buna yoğun bir şekilde ama kendini asla zorlamadan yoğunlaş. Sallanmalar arttıkça bir anda kendini orada bulacağını düşün.

(j)    Tekrar yoğun olarak arzunu kısa süreli bir darbe gibi tekrarla. Sallanmaları izle ve bu izlemeyi astral bedenin ileriye doğru son bir hareketle bedeninden fırlayana kadar devam ettir. Her an bir bulut gibi bedeninden yukarıya doğru yükselebileceğinin bilincinde ol.

(k)   Bir anda vücudunun hafifleyerek sanki deniz üzerinde yatarmışçasına dalgalanmaya ve yavaş yavaş yükselmeye başladığını hissedeceksin. Sadece ama sadece bu düşünceye yoğunlaş.

(l)    Eğer yeteri kadar gevşeme haline geçtiysen ve yoğunlaşmanla verdiğin telkinlere yönelebilirsen, böyle bir deneyimle çok kolaylıkla karşılaşacaksın.

(m)  Önce bedeninin adeta bir balon gibi şiştiğini hissedeceksin. Yoğun konsantrasyonun ve telkinlerin bir anda seni bedeninin dışına doğru çekmeye başlayacaktır.

(n)   Bu anda vücudunda seğirmeler, kulağında çınlamalar başlayacaktır. Bundan korkma.

(o)   Bir balonun patlamasına benzer bir duyguya kapılabilirsin. Bunlar vücudun terk edilme anında ortaya çıkan doğal gelişmelerdir. Bir müddet sonra bu seğirmeler ve çınlamalar kesilecektir.

(p)   Astral bedeninin fiziksel bedeninin her bölümünü tamamen doldurduğunu ve gevşedikçe astral bedeninin bir balon gibi şişmeye başladığını düşünebilirsin. Bulutumsu görünüşteki astral bedeninin fiziksel bedeninin gözeneklerinden yavaş yavaş çıkarak yükselmeye başladığı düşüncesine yoğunlaşmak, işini biraz daha kolaylaştırabilir.

(r)    Bir kuş gibi kendini havalanırken hissedebilirsin. Heyecanlanma ve gelişmeleri oluruna bırak.

(s)   Düşüncelerini sadece bedenini terk etmeye odakla. Bu yoğunlaşmanı seni bedeninden çekip alacaktır.

(t)    Tüm çalışmalarını yönlendirecek olan tek şey düşüncelerinin yoğunlaşmasıdır.

(u)   Bedenini terk ettiğin andan itibaren de düşüncelerinle hareketlerine yön vereceksin. Nereyi düşünürsen astral bedeninle kendini orada bulacaksın.

(v)   Odanın içindeki hareketlerini yönlendirecek olan tek şey, yine bu düşünce gücün olacaktır. İlk denemelerinde yatağında yatmakta olan bedeniniz ve odandaki eşyaları kısa bir süre seyrettikten sonra yavaşça bedenine geri dön.

(y)   Bedenine geri dönmek son derece kolaydır. Sadece bedenine geri dönmeyi dilemen, bunun için yeterlidir.

(z)   Evet, yapacağın tek şey bedenine geri dönmeyi dilemektir. Göreceksin ki bir anda kendini bedeninin içinde bulacaksın. Bu nedenle acaba bedenime geri dönemeyebilir miyim diye önceden her hangi bir tereddüt yaşamana gerek yoktur. Bedenine dönmek için hiç bir çaba göstermen gerekmeyecektir.

 (2)    İMAJİNATİF KOŞULLANDIRMA YÖNTEMİ:

    (a)   Deneye başlamadan önce evin içinde izleyeceğin bir güzergâh belirle. Örneğin bu yol, yatak odandan salona giden bir hat olabilir.

(b)  Bu yol üzerindeki detaylardan beş nokta belirle. Bu noktalar divan, kanepe, sehpa, resim gibi eşyalar arasından belirlenebilir. Beş noktayı belirledikten sonra bazılarına vanilya, karanfil, lavanta gibi kokular da ilave edebilirsin.

(c)   İzleyeceğin yolu ve ayrıntıları birçok kez gidip gelerek en ince detaylarına kadar hafızana almaya çalış. Beş gün süreyle bu yol üzerinde tekrar tekrar gidip gelerek, bu hattın tüm ayrıntılarını ezberle.

(d)   Tespit ettiğin her nokta karşısında beşer dakika oturarak, onun tüm ayrıntılarını gözle.

(e)  Beş günlük bu hazırlık devresinden sonra hedeflediğin denemeye artık hazırsın demektir.

(f)     Altıncı gün çalışmaya hazır olup olmadığını sınamak için hiç heyecanlanmadan odana geç.

(g)    Gevşeme egzersizleriyle a ritmine gir.

(h)    Gevşeme haline geçtikten sonra tespit ettiğin her bir noktanın iyice gözünün önünde belirmesine izin ver. Sırasıyla tüm noktalan imajinatif olarak sanki televizyon ekranından seyredermişçesine gözünün önünde canlandır.

(i)     Belirlediğin noktalara bazı kokular yerleştirdiysen, o kokuları aklına getir. Böylelikle imajinasyonun daha kolay harekete geçecektir.

(j)     Bunda başarıya ulaşırsan, ertesi gün deneyinin ikinci aşamasına başlayabilirsin.

(k)    Bir sonraki gün yine gevşeme haline geç. Bunun için kendi kendine yapıcı telkinlerde bulunun.

(l)     Gevşeme hali içinde kendini hazır hissettiğinde, yattığın yerden kalkarak tespit ettiğin yol üzerinde zihinsel olarak ilerlemeye başladığını hayal et.

(m)   Yavaş yavaş bedeninden bir bulut gibi süzülerek yükselmeye başladığını ve teker teker daha önce defalarca baktığın noktaların önünden geçtiğini düşün ve bunu arzu et. Gözünün önünde imajinatif olarak yol belirmeye başlayacaktır.

(n)    Burada yapman gereken şey, televizyon ekranından görüntüleri seyredermişçesine izlerken, bilincini oraya gerçekten taşıyabilmektir.

(o)    İmajinatif olarak görüntüleri gözünün önünde canlandırırken, kendinin imajinatif görüntünün ötesinde, gerçek bilincinle orada bulunduğunu kuvvetle iste. Bunu kısa aralıklarla kuvvetlice arzu et. Bir anda gerçekten de kendini orada bulabilirsin.

Astral seyahat teknikleri arasında aktardığım bu ikinci yöntem, özellikle imajinasyon, yani durugörü yeteneği kısmen de olsa işler durumda olanlar için geçerlidir. Eğer gözlerini kapadığında isteğine bağlı imajları gözünün önünde canlandırabilecek bir imajinasyon yeteneğine sahipsen bu yöntemi kolaylıkla uygulayabilirsin.

Durugörü yeteneği kısmen de olsa su üstüne çıkmamış kişiler bu yöntemi uygulayamazlar. Onlar için en uygun olan yöntem, ilk verdiğim ve bundan sonra vereceğim yöntemlerdir.

Bu tür bir yeteneğe sahip olmayanlar, bu yöntem üzerinde fazla zaman kaybetmesinler. Peki, durugörü yeteneğinin az da olsa çalışır durumda olup olmadığını nasıl anlayabilirsin? Bunun cevabı son derece basittir. Zaten konunun içinde de verilmiş durumdadır. Yani eğer gözlerini kapattığında, istediğin görüntüleri zihninde sanki televizyon seyredermişçesine canlandırabiliyorsan, durugörü yeteneğinin kısmen de olsa çalışır durumda olduğunu söyleyebilirsin.

Ancak; burada asıl söylemek istediğim, bu konuyla ilgili bir başka mesele var. Çevrendeki kişilere gözlerini kapattıklarında istedikleri imajları görüp görmediklerini sor, bakalım ne cevap alacaksın. Çok şaşırtıcıdır ki, gözleri kapalıyken istedikleri imajları görenler, herkesin böyle bir yeteneğe sahip olduklarını zannetmektedirler. Hâlbuki durum böyle değildir. Herkes gözlerini kapattığında istediği imajı göremez. Ne yazık ki, gözlerini kapattıklarında siyah bir fondan başka hiç bir şey göremeyenler çoğunluk; istedikleri imajları görebilenlerse azınlık durumundadır.

(3)     RÜYA KONTROL YÖNTEMİ:

          Bu yöntemin temeli, rüya görürken rüyada olunduğunun bilincine varmaktır. Böylelikle, bilinç rüya içinde de farkındalığını devam ettirebilir. Eğer kendini belirli yöntemlerle eğitebilmişsen, rüya gördüğünü fark ettiğin anda, bilincin uyanık olarak rüyana devam edebilirsin.

          Bu gerçekleştiğinde, kendini bir anda maddesel bedeninin dışında onu seyrederken bulabilirsin. Nitekim hiç bir özel çalışma yapmadan, hem rüya görürken rüyada olduğunu fark eden, hem de uyandığında kendisini bedeninin dışında bulanların sayısı bir hayli fazladır.

          Rüyadayken, rüyada olunduğunun farkına varılması, ilginç bir deneme olduğu kadar, astral çıkışa da olanak sağlayan bir olgudur. Çünkü uyku esnasında derin bir gevşemeyle birlikte astral beden, fiziksel bedenden ayrışma moduna girer. İşte, Rüya Kontrol Yönteminin çıkış noktası bu özelliğe, yani; fiziksel bedenle astral bedenin ayrıştığı bir anda bilinci uyandırarak, astral bedende tutabilmeye dayanır.

         Peki, rüyadayken, rüyada olduğunu nasıl fark edebilirsin? Bunun son derece kolay uygulanabilir yöntemleri vardır.

          Rüyalarında zaman zaman, son derece garip, günlük yaşantında oluşması olanaksız olaylar, manzaralar ve mizansenlerle karşılaşırsın. Bu olaylar, rüyada olduğunun en büyük ipuçlarıdır.

         Ancak bu ipuçlarını yakalayabilmen için, bilinçaltına bu yönde telkinlerin verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu tür olaylar rüya içindeyken normalmiş gibi gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu; günlük yaşantında, karşılaştığın olaylar karşısında kendi kendine şu soruları sorman ve bu sorulara mantıklı yanıtlar vermendir.

(a)   Bu olay neden oldu?

(b)   Nasıl oldu?

(c)   Niçin oldu?

         Bunu kendinde alışkanlık haline getir. Her karşılaştığın gelişme ve olay hakkında olmasa bile, çoğu için bu soru sorma ve mantıklı yanıtlar verme çalışmasını mutlaka yap. Sorularına mantıklı açıklamalar getirince, her seferinde kendi kendine içinden şu telkinde bulunun: Demek ki rüyada değilim.

Bu davranışın bilinçaltına işleyecek ve sonunda rüyadayken de bu soruları kendi kendine sormaya başlayacaksın. Çoğunlukla, rüyalardaki olaylar normal fizik kurallar çerçevesinde gelişmediği için, mantıklı yanıtlar bulamayacaksın. İşte o an, demek ki rüyadayım sonucunu bilinçaltın otomatik olarak çıkaracak ve sen rüya görmekte olduğunu anlayacaksın. Böylelikle rüya içinde uyanma olanağına kavuşacaksın. Rüya içinde uyandığın an çevrene bak, kendini bedeninin dışında uyandırmış olma olasılığın çok yüksektir.


 
  Bugün 4 ziyaretçi buradaydı!  
 
İLGİSİZ BİLGİ YETERSİZ, BİLGİSİZ İLGİ TEHLİKELİ, SEVGİSİZ İLGİ VE BİLGİ DEĞERSİZDİR. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol